Su yaşamdır!
22.03.2019
14:00
22 Mart Dünya Su Günü dolayısıyla Nilüfer Kent Konseyi Çevre Meclisi bir basın açıklaması düzenledi. Samanlı Mahallesi'nde bulunan Yeşil Çevre Arıtma Tesisi Deşarz noktası yanında gerçekleşen basın açıklamasını, Çevre Meclisi Eş Sözcülerinden Doç. Dr. Ertuğrul Aksoy okudu. Aksoy, ‘Susma Susuz Kalma Su Yaşamdır Yaşamına Sahip Çık’ sloganıyla Nilüfer Çayının kirlilik yükünü almaya başladığı Samanlı’dan, 22 Mart Dünya su gününde bir kez daha tüm canlılar için suyun bir yaşam hakkı olduğunu, su varlıklarının kamusal varlıklar olduğunu, su hizmetlerinin de kamusal hizmet alanı olduğunu, suyun bir rant aracı gibi görülerek satılmaması, şişelenmemesi kirletilmemesi gerektiğini bir kez daha vurguluyoruz. Öncelikle Nilüfer’den Çayı’ndan ve diğer derelerimizden çalınan sularının kirletilmeden geri verilmesini, Nilüfer Çayı’nın temiz akmasının sağlanmasını talep ediyoruz.’ diyerek, suyun tüm canlılar için hak olduğunu vurguladı.

“SUSMA SUSUZ KALMA SU YAŞAMDIR YAŞAMINA SAHİP ÇIK“

Ormanların, sulak alanların yok edilişine ek olarak artan fosil yakıt kullanımı, sanayileşme ve şehirleşmenin neden olduğu küresel ısınma, gelecek yıllarda, daha uzun, daha sık kurak ve sıcak dönemleri yaşamamıza neden olacağı gibi aşırı ve ani yağışlara bağlı sel, taşkın, fırtına, heyelan gibi afetlere de neden olacaktır. 1920'li yıllardan günümüze yeryüzü ortalama sıcaklığının 0,9 oC artması tüm canlı yaşamı tehdit eder duruma gelmiştir. Mevsimsel dengesizliklerin, kuraklığın şiddetlenmesinin en önemli nedeni iklim değişikliği olup geleceğimizi bu gerçeğe göre planlamamız her damla suyumuzun korunmasını, temiz kalmasını sağlamak günümüzde ayrımsız her bireyin, kurumun, sivil toplum örgütünün en önemli görevi sorumluluğu olmalıdır. Küresel iklim değişikliğine bağlı doğal dengenin, geri dönüşü olmayan bir şekilde insanların da katkılarıyla hızla bozulması; su krizlerinin, kuraklığın, kıtlığın ve açlığın yaşanması açısından hem dünya hem de ülkemizin çok kritik bir eşikte olduğunun göstergesidir. Ülkemizin 2018 yılı nüfusu (82 milyon) ve tüketilebilir su potansiyeli (112 milyar m3) dikkate alındığında, hesaplanan kişi başına yıllık olarak düşen kullanılabilir su miktarı 1365 m3 dür. Bu oran ile Türkiye'nin su noksanı bir ülke olarak su zengini (>7000 m3) ülkeler sınıfından çok, su fakiri ülkeler sınıfına (<1000 m3/kişi yıl) yaklaştığını göstermektedir. Bu durum sularımızın kirlenmesini önlesek bile her yıl aramıza katılan 1 milyondan fazla insanın su gereksinimi nedeniyle her yıl azalmaktadır. Gerçeklerden uzak, uluslararası sermaye tekellerinin, şirketlerin karını, çıkarlarını vatandaşların ve tüm canlıların haklarından, çıkarlarından üstün gören siyasi anlayış, bir yandan küresel iklim değişikliğini derinleştiren, küresel ısınmayı körükleyen, enerji ve ekonomi politikalarını uygulamaya devam eder iken, bir yandan da kuraklıkla mücadele ettiklerini, toprağı, suyu, ormanı kısacası doğayı koruyan önlemleri alan ve uygulayan en çevreci yönetim olduklarını; geleceğe ilişkin koruma ve kullanma konusunda hazırladıkları A, B, C senaryoları ile hazır olduklarını söyleyerek insan aklıyla dalga geçmektedirler. Ülkeyi yönetenlerin rant yaratma ve tüm canlılar için yaşam hakkı olan su varlıklarımızı rant aracı görme anlayışlarının her geçen gün artan su kirliliğinin ve derinleşen kuraklığa çözüm olmayacağını, su kirliliğinin, kuraklık ve susuzluğun kader olmadığını ve uygulanan politikaların sorunu çözmekten çok kirliliği, kuraklığı daha doğrusu su krizini daha derinleştirdiğini söyleyebiliriz. Küresel iklim değişikliğine, su krizine, kuraklığa, kıtlığa, açlığa neden olanları durdurmak için, bütün insanlar ile canlı yaşamının hakkı olanı elde etmek için tek yolun halkımızın birlik ve mücadele ruhunu yükseltmekten geçtiğini biliyoruz. “SUSMA SUSUZ KALMA SU YAŞAMDIR YAŞAMINA SAHİP ÇIK” sloganıyla Nilüfer Çayının kirlilik yükünü almaya başladığı Samanlı’dan 22 Mart Dünya su gününde bir kez daha tüm canlılar için suyun bir yaşam hakkı olduğunu, su varlıklarının kamusal varlıklar olduğunu, su hizmetlerinin de kamusal hizmet alanı olduğunu, suyun bir rant aracı gibi görülerek satılmaması, şişelenmemesi kirletilmemesi gerektiğini bir kez daha vurguluyoruz. Öncelikle Nilüferden Çayı’ndan ve diğer derelerimizden çalınan sularının kirletilmeden geri verilmesini, Nilüfer Çayının temiz akmasının sağlanmasını talep ediyoruz. Su, tüm canlılar için yaşam hakkıdır. - Herkesin suya ulaşmasını güvence altına alan bir gelecek ve bir yönetim anlayışı, - Ülkemizin tüm şehirlerinde suyun tasarruflu kullanılmasını özendirecek 10 m3 ve altı su kullanımının ücretsiz olmasını, - Ülkemizin bütün yerleşimlerinde çeşmelerinden içilebilir nitelikte su verilmesini, su şişeleme tesislerinin kapatılarak suların tüm canlıların ortak kullanıma bırakılmasını, - Ormanlarımızın, su kaynaklarımızın ve beslenme havzalarının rant uğruna yok edilmemesini, - Su kaynaklarımıza, beslenme havzalarına, ormanlara zarar veren; kirlenmesine ve yok edilmesine neden olan taş ve madencilik faaliyetlerinin durdurulmasını ve ruhsatların iptal edilmesini, - Yer altı/yer üstü tüm su kaynaklarımızın özelleştirilmesine, yerli veya yabancı tekellere satılmasını önleyecek bir yönetim anlayışı ve hukuki düzenlemeler; SAĞLIKLI ÜRETİM İÇİN, SAĞLIKLI BESLENME İÇİN, SAĞLIKLI NESİLLER İÇİN, TÜM CANLILAR İÇİN, GELECEĞİMİZ İÇİN TEMİZ SU, KİRLETİLMEMİŞ SU İSTİYORUZ.

Saygılarımızla NİLÜFER KENT KONSEYİ ÇEVRE MECLİSİ
Sosyal Medya’ da bize katılmayı unutmayın !
Nilüferli olmanın ayrıcalığını yaşamak, etkinliklerimizden haberdar olmak ve üyemiz olmak isterseniz lütfen e-posta adresinizi yazınız…