Yaşam için yasa istiyoruz!
27.05.2021
13:57

Nilüfer Kent Konseyi Hayvan Hakları Çalışma Grubu `Yaşam için yasa` başlığıyla bir basın açıklaması düzenledi. Hayvan Hakları Yasası`nın çıkması ile ilgili yapılan basın açıklamasını Hayvan Hakları Çalışma Grubumuzdan Meral Köse, Sibel Muştucu ve İlke İzmir okudu. Basın açıklaması 6 farklı şehirde (Bursa, Ankara, İstanbul, İzmir, Eskişehir, Şanlıurfa) eş zamanlı yapıldı.

 

Açıklama şöyle:

 

Hayvan hakları savunucuları olarak yıllardır hayvanlar lehine bir yasanın çıkması için mücadele ediyoruz ancak yasa koyuculardan gelen her bilgi hazırlanan yasanın hayvanlar için zulüm ve ölümün önüne geçilemeyeceğine işaret ediyor. Her fırsatta hayvanların yanında olduğunu söyleyen yasa koyucular aldıkları kararlar ve yaptıkları açıklamalar ile sürekli kendileriyle çelişiyor. Ekim 2019`da Meclis Başkanlığı`na sunulan Hayvan Hakları Araştırma Komisyonu tavsiye raporunun üzerinden 1,5 yıldan fazla süre geçti ama ortada hala bir taslak, hala hak temelli bir yaklaşım yok. Basına verilen demeçler bizlerin geliştirilmesi gerektiğini düşündüğümüz raporun çok daha gerisine düşüldüğünü gösteriyor. Bu demeçlerden birkaç örnek vermek yahut kanıt sunmak gerekirse:

 

-2020 Şubat ayında ``Ev ve süs hayvanlarının üretim, satış, barınma ve eğitim yerleri hakkında yönetmelik``te değişiklik yapıldı. Gıda üretilen yerlerin yanında bu tesislerin açılmasına izin verildi. ``Aynı türden dahi olsa, birbirine zarar verebilecek hayvanlar bir arada tutulamaz`` şartı kaldırıldı. Üretim ve satış yapılacak tesislerin kuruluşu için istenen belgeler azaltıldı. Ticaret ürünü olarak pazarlanan hayvanlar açısından her şey daha kötüye giderken, pet shop sahipleri ve hayvan üreticileri ihya edildi.

 

-Haziran 2020`de Kara Avcılığı Kanunu`nda değişiklik yapmayı amaçlayarak avcıların işini kolaylaştırmak istendi. Değişiklik, ``bazı hayvanların bilimsel yönden araştırılması, insana veya mala zarar verenlerin avlatılması, diplomatlar, uluslararası kuruluş temsilcileri veya devlet misafirleri gibi üst düzey temsilcilere gerektiğinde ücretsiz av yaptırabilmesine yönelik düzenleme yapılması amaçlanmaktadır`` denilerek gerekçelendirildi.

 

-19 Nisan 2021`de ise Resmi Gazete`de KOSGEB destekleri ile ilgili bir Cumhurbaşkanlığı kararı yayınlandı. Buna göre hayvanat bahçeleri, balıkçılık, avcılık, at yarışı ve ne anlama geldiğini bilmediğimiz ``spor ve eğlence hayvanlarının`` eğitimi gibi faaliyetlerin KOSGEB tarafından destekleneceği ortaya çıktı.

 

Tüm bu gelişmelerin üzerine 13 Mayıs 2021`de, `haberde geçen tabir` ile, AKP kurmaylarının Milliyet`e verdiği röportaj ise biz hayvan hakları savunucuları için bardağı taşıran son damla oldu. Milliyet`in haberinde hayvana tecavüzü hâlâ ``hayvanla cinsel ilişki`` olarak tanımlayan yetkililer olduğu görülüyor. Bu ifadenin kullanılmasının tamamen bilinçli bir tercih olduğu tahmin edilebilir bir gerçek çünkü Komisyon raporunun tavsiye kararlarından biri hayvanla cinsel ilişki ifadesinin, ``hayvanların cinsel istismarı`` ya da ``hayvana yapılan cinsel saldırı`` olarak değiştirilmesiydi. Hayvanlara yapılan istismarı bu şekilde tanımlamaları halinde, tavsiye kararına göre, bu fiiller de hapis cezası kapsamına girecekti. Ayrıca haberin devamında ise, iktidar yetkilileri hayvana tecavüz için öngörülen 6 aydan 3 yıla kadar olan hapis cezasının ``beyan`` esasının soruna dönüşebileceği iddiasıyla revize edileceğini belirtiyor. Türkiye`de 2 yılın altındaki cezalar ertelenebildiğinden, şu durumda bile öngördükleri ceza miktarı ile failler hapis yatmayacak. Soruyoruz: Beyan sorunu derken ne kastediliyor; fail, adli tıp raporu ile tespit edilemiyor mu? Fotoğraflar, videolar, tanıklar delil olarak kullanılamıyor mu?

Yine aynı haberde, düzenlemenin diğer hayvanları da kapsayacak şekilde gündeme alındığını ancak avcılar ve balıkçılardan gelen tepkiler yüzünden bu yönde bir genişlemeden vazgeçildiği belirtiliyor. Yetkililer bu açıklamaları ile Meclis`te lobi yapan rant sahiplerinin taleplerine hayvanların haklarından daha fazla değer verdiklerini bir kez daha göstermiştir.

 

ARTIK YETER!

 

Sadece seçim zamanı ya da infial yaratan ihlallerden sonra akla gelen hayvanlar politika malzemesi değil, kendi yaşamlarının biricik özneleridir. İktidar ve tüm siyasiler bu gerçeği artık anlamalı ve ellerini hayvanların üzerinden çekerek yalnızca onların haklarını gözeten bir yasayı çıkarmak için, kalem tutmak için kullanmalıdır!

 

Susmayacağız! Hayvanlar için taleplerimizi yüksek sesle dile getirmeye devam edeceğiz. Hayvanların haklarından vazgeçmiyoruz. Siz sivil toplumun taleplerine kulak tıkadıkça, biz daha gür bir şekilde haykıracağız. Buradayız; hayvanların haklarını geri alana kadar gitmiyoruz.

 

Yasadan taleplerimizi bir kez daha yineliyoruz:

 

a) Hayvana yönelik suçlarda ``insana yönelik suçlarla orantılı`` olarak hesaplandığı söylenip ``6 aydan 4 yıla`` önerilen hapis cezası verileceği dile getiriliyor. Bu öneriyi kabul etmiyoruz çünkü hayvan hakları hukukçularının altını defalarca çizdiği üzere, 2 yıldan az ceza alan failin hapis yatmayacağını biliyoruz. Bu yüzden hayvanlara karşı işlenen suçlarda bu cezanın ertelenmemesi, hükmün açıklanmasının geri bırakılmaması, adli para cezasına çevrilmesinin mümkün olmaması için ceza alt sınırı 3 yıl olarak belirlenmeli.

 

b)Yasa teklifinde ve yasa çıktıktan sonra hazırlanacak uygulama yönetmeliğinde ``evde bakılan hayvan sayı sınırlaması`` olmamalıdır. Mevcut 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu`nda yer alan 6. madde korunmalı, belediyeler ceza kapsamına alınmalıdır. Belediyelerin ``kısırlaştırma seferberliği`` planlanırken bu faaliyetin öncelikle hayvanların çıkarına gerçekleşebilmesi için Komisyon raporunda da yer alan mobil kısırlaştırmanın yapılmaması, ayrıca belediyelerin bu alanda teknik olarak hayvan sağlığına zarar vermeyecek tüm donanıma sahip olması, ``popülasyon kontrolü`` derken geçmişte olduğu gibi hayvan katliamına dönüşmemesi gerekmektedir. Sokağın sakini olan hayvanların –özellikle köpeklerin-, belediyeler tarafından toplanıp, onlar için hapishaneden farksız barınaklara kapatılması ve uzak orman alanlarına atılması popülasyon kontrolü değildir. Oldukça teknik bir detaymış gibi görünen ancak ciddi ölçüde hayvana yönelik suçların önüne geçecek ``barınaklarda kamera sistemi``nin de 7/24 herkes tarafından erişilebilir olması talebimizi de hatırlatmak istiyoruz.

 

c) Komisyon raporu hayvan terk eden kişiye 10.000 TL para cezası önerirken, son düzenlemelerde bu miktarın 3.000 TL`ye düşürülmesi caydırıcılığı ortadan kaldıracağı için kabul edilemez.

 

d) Pet shoplarda yalnızca evcilleri yasaklamayı öneren ancak ırk derneklerinde hayvanların üretilip satılabilmesine izin veren yeni önerilen sistemde hayvanları sokaklarda, ormanlarda kaderine terk edenler her zaman olacaktır. Buradan hareketle hayvan satışı pet shoplarda da, ırk derneklerinde de yasaklanmalıdır. Bu yasak sadece evcil hayvanlar için değil, egzotik ve yabani hayvanlar gibi tüm türleri kapsamalıdır.

 

e) Türkiye`de hayvanlı sirk kurmak ve Türkiye`ye hayvanlı sirk ile gösterilerin girişi yasaklanmalıdır.

 

f) Hayvanlı sirklerden hiçbir farkı olmayan mevcut 10 yunus parkı kapatılmalı, yeni tesislerin ve su sirklerinin açılmasına izin verilmemeli, mevcut hayvan hapishanelerinde tutsak edilen tüm deniz memelilerinin korunacağı deniz içi rehabilitasyon ve bakım alanı oluşturulmalıdır.

 

g) Hayvanat bahçeleri yasaklanmalı, yenilerinin açılmasına izin verilmemelidir. 40`ın üzerindeki mevcut tesislerde tutsak edilen hayvanlar ömür boyu korunmalı ve mevcut hayvan hapishaneleri rehabilitasyon alanlarına dönüştürülerek Türkiye`deki bu ticarethanelerde hayvan esaretinin sonu getirilmelidir.

 

h) Kürk ve deri çiftlikleri kapatılmalı, kürk ithalatı yasaklanmalı, hatta veteriner fakültelerinde kürke dair müfredat kaldırılmalıdır.

 

i) Hayvan deneylerinin yasaklanıp tüm dünyada kullanılmaya başlanan hayvansız bilimsel yöntemlere geçilmeli, hayvan deneyinden etik sebeplerle kaçınan öğrencilere etik eğitim hakkı tanınmalıdır. Deney merkezlerindeki hayvanların öldürülmesi yasaklanarak mevcut aile yanına verme yönetmeliği uygulanmalıdır.

 

j) Şiddet içermediği ileri sürülen ve ``güreş, spor`` adı altında sürdürülen tüm hayvan dövüşleri ve yarışlarının şiddet içerdiği yasaya geçmelidir ve ``geleneksel`` kabul edilen boğa ve deve güreşleri, at yarışlarıyla birlikte yasaklanmalıdır.

 

k)``Yasaklı ırk`` ve ``tehlikeli ırk`` tanımları ve listeleri bir an önce kaldırılmalı, barınaklarda müebbet hapse mahkum edilen ve ziyaretçilere kapalı olan bölmelerde ömür boyu hapsedilerek veya kısa sürede gizlice öldürülen bu köpekler rehabilite edilerek aile yanına yuvalandırılmalıdır. Hayvanları yetiştirip silah olarak kullanan kişilere cezai yaptırım uygulanmalıdır.

 

Komisyon raporunda yer alan ve yıllardır hayvan hakları mücadelesi verenlerin taleplerinden olan bazı konuların ise hazırlandığı söylenen teklifte yer dahi bulamadığını görüyoruz. Bu yüzden taleplerimizi yeniden hatırlatmak gerekiyor.

 

- ``Çiftlik hayvanları`` diye tanımlanan ancak bizler için sadece hissedebilen bireyler olan hayvanların öldürüldüğü ve sömürüldüğü tesisler ortadan kaldırılana kadar 7/24 kamera zorunluluğu getirilmeli;

 

- Basına yansıyan ve kamuoyu vicdanını yaralayan canlı hayvan ticareti yasaklanmalı;

 

- Nesli tükenen türleri, endemik türleri ve ``av hayvanı`` olarak tanımlanan veya her yıl bu kategoriye sokulan pek çok yaban hayvanını zevk, hobi ve spor adı altında katletmeyi hedefleyen avcılık ve av turizmi tamamen yasaklanmalı;

 

- Hayvanların yük taşımak amacıyla kullanılmasına son verilmeli, bu sömürüden kurtulan hayvanların kalan yıllarında zulüm ve işkenceden uzak bir yaşam sürmeleri sağlanmalı;

 

- Her sene yüzlerce kuşu öldüren, patlama riski nedeniyle insan hayatı için büyük tehlike arz eden havai fişekler yasaklanmalı.

 

Eğer Hayvan Hakları Yasası taleplerimiz doğrultusunda çıksaydı; her gün manşet olarak atılan ama daha sonra rafa kaldırılan binlerce hayvan şu an yaşıyor olabilirdi. Onlar öldü, öldürüldü hatta katledildi çünkü onların hayatlarını koruyacak etkin ve caydırıcı yasalar yoktu ve günümüzde de yokluğunu sürdürüyor.

 

AMA;

Biz, 21. yüzyıl Türkiye`sine yakışan, hayvanların doğuştan gelen haklarını teslim edip bu hakları koruyacak bir Hayvan Hakları Yasası`nın çıkacağına veya şimdiki haliyle hayvanların haklarını korumaktan çok uzak olan Hayvanları Koruma Kanunu`nda hayvanlardan taraf düzenlemelerin yapılacağına dair ümidimizi yitirmedik. Hayvan istismar eden sektörlerin değil, hayvanların çıkarını esas alan yasa teklifinin bir an önce son haline getirilerek hayvan haklarının pazarlık konusu yapılmaması gerektiğini yeniden ve yeniden hatırlatıyoruz.

Buradan bir kez daha haykırıyoruz: YAŞAM İÇİN YASA İSTİYORUZ!

Sosyal Medya’ da bize katılmayı unutmayın !
Nilüferli olmanın ayrıcalığını yaşamak, etkinliklerimizden haberdar olmak ve üyemiz olmak isterseniz lütfen e-posta adresinizi yazınız…