İnegazi Köyü`nde kurulması planlanan çimento fabrikasına karşı yaşam savunucuları ve bölge halkı tepkili. Bursa`nın ikinci bir çimento fabrikasının yaratacağı kirliliği kaldıramayacağını belirten yaşam savunucuları ile birlikte yaşam alanlarına sahip çıkan İnegazi köylüleri bugün seslerini duyurmak için çimento fabrikasının arazisinde eylemdeydi.
Nilüfer`in çilek, fasulye üretimi ve hayvancılık yaparak geçimini sağlayan İnegazi Köyü`nde bölge halkının son günlerde endişesi, tarım arazilerinin yanına kurulacak olan çimento fabrikası. Köyün sahip olduğu 2 bin dönüm tarım arazisi ve merasını doğrudan tehdit eden çimento fabrikasının kurulacağı alan aynı zamanda Bursa`nın üçüncü büyük ilçesi Nilüfer`in merkezine kuş uçuşu 5 kilometre uzaklıkta.
Köylüler adına konuşan İnegazi Muhtarı Nurettin Aydın, ``Direneceğiz tek de kalsak, çok da olsak direneceğiz. Tüm Bursa`yı ilgilendiren kötü bir olay. Biz sonuna kadar direneceğiz, biz çimento istemiyoruz, burada üretim yapmak istiyoruz, çilek üretmek istiyoruz.`` şeklinde taleplerini dile getirdi. Bir köy sakini kadın da yakınlarındaki Yaylacık Köyü`ne kurulan taş ocakları yüzünden fasulyelerinin bu yaz çiçeklerini döktüğünü söyledi. ``Her şeyimiz mahvoldu. Toz yapışıyor üzerine. Eskiden her şeyimiz oluyordu şimdi verim alamıyoruz. Torunlar geliyor biz torunlarımıza mısır yediremiyoruz. Çimento fabrikası gelince daha kötü olacak bu sefer hiçbir şey üretemeyeceğiz.`` diyerek yapılacak çimento fabrikası ile köyde üretimin duracağını ifade etti.
Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Alpaslan Türkkan, çimento fabrikaları içindeki işçilerle birlikte bölgenin 40 kilometre çapındaki alanda yaşayanlar için ciddi tehlike oluşturduğunu belirtti. Türkkan, ``Başta akciğer kanseri, solunum sistemi hastalıkları, kalp hastalıkları diğer kan kanseri gibi hastalıkların temel nedenlerinden biridir. Bizim bilmediğimiz, bu zamana kadar görmediğimiz ama çimento fabrikalarının bacalarından çıkan toz nedeniyle oluşan hastalıklar var. Bizim bilimsel deneyimimiz çok fazla, Bursa’da bir tane daha var biliyorsunuz doğusunda, sürekli üretim yapıyor ve çevreyi kirletiyor.`` diyerek Bursa`nın bir diğer ucundaki çimento fabrikasını hatırlattı.
``Ama önemli soru şu, gerçekten bu fabrikaya ihtiyaç var mı?`` diyen Türkkan, Türkiye`nin çimento üretimine ihtiyacı olmadığına dikkat çekerek, yapılacak üretimin ihracat odaklı olduğunu belirtti. Türkkan, ``Bu fabrika ürettiği çimentoyu Türkiye`de kullanmayacak, yurt dışına satacak. Türkiye çimento ihracatında Avrupa`da birinci, dünyada ikinci sırada. Çimento üretirken çevreyi kirletiyor, halkı hasta ediyor ama ürettiği çimentoyu gelişmiş ülkelere satıyoruz. Taşımızı toprağımızı çimentoya dönüştürüyoruz ve satıyoruz. Bu doğru bir şey değil.`` şeklindeki sözleriyle Türkiye için çimento üretimine gerek olmadığını söyledi.
Firmanın arsaları yalan dolanla köylülerin elinden satın aldığını söyleyen DOĞADER Yönetim Kurulu Üyesi Murat Demir, ``2012`de vermiş olduğumuz hukuksal mücadeleyle bu süreci engelledik. 10 yıl sonra bu şirket yine yalanla dolanla bu süreci tekrar başlattı.`` dedi. ``Onlar zannediyor ki 10 yıl geçti, köylüler bu süreci unuttu, 10 yıl önce neyse bugün de o.`` diyen Demir, firmanın unutturma çabalarının boşa olduğunu belirterek çimento fabrikasına karşı mücadeleyi sürdürmekte kararlı olduklarını belirtti.
Nilüfer Kent Konseyi Başkanı Neslihan Binbaş, ``Daha önce de buradaydık. Bu cennet vatan bizim. Buradan baktığımızda karşıda gördüğümüz Atlas Köyü`ne kadar gördüğümüz her yer bizim. Biz bu cennetin cehennem olmasına, sizlerin zehir solumasına izin vermeyeceğiz.`` diyerek İnegazi köylüleriyle birlikte mücadele edeceklerini belirtti. Nilüfer`le beraber Bursa`da 3 milyon insanın yaşadığını söyleyen Binbaş, bu coğrafyanın maden ocaklarına, çimento fabrikalarına peşkeş çekilmesinin aç kalmak, susuz kalmak olduğunu, zehir solumak olduğunu söyleyerek, bunun herkes için bir son olduğuna dikkat çekti.
Bursa`nın doğu yakasında yer alan Bursa Çimento`ya ait fabrikada yılda 1 milyon 850 bin ton çimento üretimiyle yaratılan kirliliğin etkileri kentin havasına, toprağına ciddi zararlar veriyor. Firmanın 5 yıldır kapasite artışıyla bu üretimi yıllık 4 milyon 250 bin ton olarak artırma çabası ise Bursa`da yıllardır kenti korumak için mücadele veren Bursa Tabip Odası, Bursa Barosu, DOĞADER ve akademik odaların çabalarıyla engelleniyor.
