6 yaşındaki bir kız çocuğunun uğradığı cinsel istismar haberinin ardından Kadın Meclisimiz, Nilüfer Kent Konseyi`nde basın açıklaması düzenledi. Nilüfer Kent Konseyi Başkanı Neslihan Binbaş, Nilüfer Belediyesi Başkan Yardımcısı Sibel Özer, Nilüfer Belediyesi Meclis Üyesi Vildan Özkula ile Dilber Dereli, Kadın Meclisi Yürütme Kurulu, Sivil Toplum Kuruluşları ve dernek temsilcilerinin katıldığı basın açıklamasını Kadın Meclisi Başkanımız Serpil Altun okudu. Açıklama şöyle: Çocuklara yönelik her tür istismar vakasını büyük bir üzüntü ve endişe ile izlemekteyiz. Geçtiğimiz günlerde 6 yaşındaki bir çocuğun uğradığı cinsel istismar haberiyle bir kez daha sarsıldık.
İsmailağa Cemaati`ne bağlı Hiranur Vakfı kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel`in kızı H.K.G.`nin 6 yaşından itibaren ebeveynlerinin rızasıyla uğradığı sistematik cinsel istismar tüm ülkenin kanını dondurmuş ve iktidarın yıllardır `evlilik` adıyla çocuk istismarını meşrulaştırmaya yönelik girişimlerini hatırlatmıştır. Çocuk yaşta evlilikler insan hakkı ihlalidir ve apaçık istismardır.
Ağızlarını her açtıklarında ailenin kutsallığından bahseden tarikatların vakıf yurtlarında çocuklar istismara uğramaktadır. Son olarak, İstanbul`da bir tarikat kurucusu, 6 yaşındaki çocuğunu 29 yaşındaki müridine imam nikahıyla teslim etti. Şu an 24 yaşında olan o çocuk yıllar sonra tacize uğramış kadınların sosyal medyada okuduğu hikayelerinin kendi hikayesine ne kadar benzediğini ve tüm çocukluk yaşamı boyunca devam eden `oyunun` aslında istismar olduğunu gördü. Ardından ayağa kalktı, hesap sordu, tarikat lideri babaya, tarikata ve istismarcıya savaş açtı.
Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme gereğince, 18 yaşını doldurmamış her birey çocuktur. Ve çocuğu istismardan koruma konusunda devlete; önleme, tespit etme, müdahale etme, iyileştirme ve zararı giderme, sosyal destek sağlama ve failleri cezalandırma yükümlülükleri verir.
Avrupa Konseyi Lanzarote Sözleşmesi çocukların Cinsel Sömürü ve İstismara Karşı Korunması için 2011 yılında Türkiye’de yürürlüğe girdi. Bu sözleşme, çocuklara karşı cinsel suçların önlenmesi, faillerin kovuşturulması ve çocuk mağdurların korunması için devletlere yükümlülükler veriyor.
Türkiye bu sözleşmelerin tarafı olduğu halde biz tekrar gördük ki bir çocuğun tek başına verdiği mücadelede karakol, hastane, savcılık ve devletin ilgili her kurumu, açığa çıkan istismarı yok sayarak mağdurdan yana değil, failden yana tavır gösterdi. Kovuşturmaya yer olmadığı kararını veren yargı üyelerine derhal soruşturma açılmalı ve davaya hangi yapıların hangi odakların müdahale ettiği bir an önce açığa çıkarılmalıdır.
Bu ülkede iktidar istismar vakalarının önünü açan politikalarını ilmek ilmek örmüştür. 4+4+4 eğitim sistemine geçilerek kız çocuklarının evlendirilmelerinin önü açıldı. Ülkemiz çocukları istismar edenlerin `cezasızlıkla` ödüllendirildiği bir utanç tablosuna dönüştürüldü. Kadını ikinci cinsiyet olarak gören zihniyet, çocuk istismarında `rızadan` bahsetti. Bu ülkede çocuğa yönelik cinsel istismar ile ilgili af ve istismar eden kişi ile evlilik için yasal düzenlemeler gündeme getirildi. Yasal olarak çocuk evliliklerini meşru kılmak için her fırsatta adım atmaya çalışan zihniyet, kadın örgütlerinin mücadelesi sayesinde bu sapkınlığı yasalaştıramamıştır.
İstanbul Sözleşmesi aile yapısını ve toplum ahlakını bozacak diye korkan, milli ve manevi değerlerimize aykırı diye haykıran karanlık zihniyete soruyoruz. Sizin milli ve manevi değeriniz, kutsal aile dediğiniz şey bu mudur?
Çocuk istismarını meşrulaştırmaya çalışan, laik ve demokratik bir ülke olduğumuz gerçeğini yok saymaya çalışan zihniyetin karşısında dimdik durduk, duracağız! Cinsel istismarla topyekun savaşmalıyız. Buna göz yuman, sessiz kalan, `münferit` diyen herkes suç ortağıdır!
Hepimiz çocuklar için daha iyi bir dünya ve toplum yaratmakla sorumluyuz. Tüm birey ve kurumları çocuk hakları ihlallerini önlemek için harekete geçmeye, merkezi ve yerel yöneticilerimizi, yasa yapıcıları hızla ek önlemler almaya davet ediyoruz.
Tarikatlarda, vakıflarda ve cemaatlerde gündeme gelen hiçbir istismar skandalında susmadık! Susmayacağız!
Her çocuğun güvende olmaya, mutluluğa ve her açıdan sağlıklı bir birey olarak yetişmeye hakkı vardır ve biz çocukların neşe ve güvenle büyüdüğü adil bir ülke için mücadele etmeye devam edeceğiz!