Nilüfer Kent Konseyi Kadın Meclisi üyeleri son dönemde iyice artan şiddet olaylarına sessiz kalmadı. Kadın ve çocuklara yönelik şiddete dikkat çekmek isteyen kadınlar, Nilüfer Kent Konseyi’nde bir araya gelerek basın açıklaması yaptılar. Basın açıklamasını Kadın Meclisi Başkanı Nebahat Ulugül okudu.
Yıllardır haykırıyoruz. Yıllardır sokaklarda, meydanlarda bağırıyoruz sesimizi duyan var mı? Kadınlar şiddet görüyor! Çocuklar şiddet görüyor! Lgbti’ler şiddet görüyor! Şiddete uğrayan şekil değiştiriyor ama şiddete meyyali olan hep aynı; ‘dev aynasında gördüğünüz erkekliğiniz!’’ Şiddetin türlü çeşidini her gün tüm ötekiler olarak; evde, sokakta, iş yerlerimizde, bütün kamusal alanlarda, sosyal medya mecralarında yaşıyoruz.
Şortlu kadın, nam-ı diğer Ayşegül Terzi’nin tacizcisi tahliye edilmişti. Yine adliyeye sevk edildi. Beraat edeceğini çok iyi biliyoruz. Erkek olan adaletinizden biliyoruz. Bir erkeğin, tanımadığı bir kadının giyiminden rahatsız olması ve bunu söyleme hatta şiddet uygulama cesaretini kendinde bulması yozlaşan toplumun ve iktidarın ikiyüzlülüğünden ileri gelir. ‘Ama giymeseydi, ama bacak bacak üstüne atmasaydı, ama tahrik etmeseydi.’’ Kadın hep suçludur, erkekliğiniz her daim haklı. Peki kadın her durumda haksız varsayalım ki. Gece geç saatte evinde değildi, dekolte giyindi, kahkaha attı. Ya çocuklara yönelik işlenen aile içi enseste, cinsel, fiziksel, şiddet ve istismar olaylarına karşı uydurulacak kılıf nedir?
Vakıflarda, derneklerde, ve hatta sizden çok uzakta değil, belki yan binanızda işlenen çocuk istismarı suçlarına nasıl bir bahane bulunacak? Devletin kolluk kuvvetlerinin değil de, bir televizyon programcısının maktulünü bulduğu minik Irmak bir sapık tarafından hırpalandı, istismara uğradı. Bu minicik beden, neyin bedelini ödedi? Ama devir kötü değil mi? Konu komşudan hatta birinci dereceden akrabalardan korumamız gerekiyor çocuklarımızı (!)
Peki biz; ne ara bu kadar kötü, bu kadar yoz, bu kadar değerlerinden yoksun bir hale geldik? Ne oldu da küçücük bir çocuğa, kadına, Lgbti’lere tecavüz etmekte, fiziksel sözlü tacizde - şiddette bulunmakta bir sakınca görülmez oldu? Ne oldu da başkalarının hayatına karışmak, hak reva görülür oldu? Ne oldu da ahlâk yoksunları, ahlâk timsali oldu? Ne oldu da erkekliğiniz boyunuzu aştı?
Aslında nedenlerini hepimiz biliyoruz. Susup oturmalı mıyız? Yoksa sesimizin en yüksek çıkması gereken günlerden mi geçiyoruz? Biz sussak otursak; minik Irmak’ın, Özgecan’ın, Hande Kader’in kemikleri sızlamaz mı? Daha kaç canı kurban vereceğiz?
Artık harekete geçme vaktidir. Tüm kıyımlara dur demek için gelin birlikte çözüm üretelim. Gelin birlikte mücadeleyi büyütelim. Çocuklar, kadınlar, lgbti’ler ve hayvanlar, yani tüm ötekiler olarak tek yumruk olup masaya vurma vaktidir!
Susma, susmak kötülüğe ortak olmaktır! Susmak, kötü olmaktır!