Bursa Demokrasi Güçleri
01.11.2016
18:00

Bursa Demokrasi Güçleri “Cumhuriyet’in yanında!”

Cumhuriyet Gazetesi’ne yapılan operasyonla yazar ve yöneticilerin gözaltına alınması, birçoğu hakkında ise yakalama kararı çıkarılması Bursa Demokrasi Güçleri tarafından bir basın açıklamayla protesto edildi. Bileşeni olduğumuz Bursa Demokrasi Güçlerinin çağrısıyla bugün Kent Meydanı’nda toplanan haber alma hakkı savunucuları ‘Teslim olmayız’ manşetiyle çıkan Cumhuriyet Gazetesi ile protesto gerçekleştirdiler. Nilüfer Kent Konseyi Başkanı Fehmi Enginalp, Genel Sekreter Elvan Atay ve Genel Sekreter Yardımcısı Elif Yuvayapan Soner'in de katıldığı basın açıklamasını, Bursa Demokrasi Güçleri adına TMMOB Makina Mühendisleri Odası Bursa Şube Başkanı İbrahim Mart okudu.

BASINA VE KAMUOYUNA

Ülkemiz 15 Temmuz’da kanlı bir darbeden kurtuldu ancak darbe girişimi sonrası ilan edilen OHAL sonrası yaşanan uygulamalar Cumhuriyete ve demokrasiye darbe üstüne darbe vuruyor.

Cumhuriyete ve demokrasiye saldırılar, adım adım karanlık bir baskı rejimini inşa eden uygulamalar durmak bilmiyor. Türkiye’de parlamentonun giderek işlevsizleştiği, mahkemelerde hak aramanın engellendiği anti-demokratik yeni bir rejim inşası yolunda 29 Ekim 2016 tarihli KHK’lar ile tehlikeli adımlar atılmaya devam edildi.

Ardından 30 Ekim 2016'da seçilmiş belediye başkanlarının tutuklanması ve 31 Ekim’de Türkiye’nin en eski gazetesi Cumhuriyet gazetesine yönelik operasyon ülkemizin karanlık bir baskı rejimine sürüklendiğini gösteriyor.

29 Ekim akşamı ilan edilen Kanun Hükmünde Kararnameler, hukuk devletine, sendikal haklara, basın ve ifade özgürlüğüne, güçler ayrılığı ilkesine tamamen aykırıdır.

675 ve 676 sayılı KHK’lar ile 10 bin 158 kişi meslekten ihraç edilirken sendikal eylem ve etkinlikler suç sayılmıştır. 2 haber ajansı, 3 dergi ve 10 gazete daha kapatılmış, 15 Temmuz’dan bu yana kapatılan medya kuruluşlarının sayısı 170’e, cezaevindeki gazetecilerin sayısı 105’e, basın kartları iptal edilen gazetecilerin sayısı 777’e ulaşmış, işinden olan gazetecilerin sayısı ise 2500’ü geçmiştir. Savunma hakkı ciddi ölçüde kısıtlanmış. Üniversitelerde rektörlük seçimleri kaldırılmıştır.

İnsanların yargısız işten atıldığı, basın-yayın organlarının kapatıldığı, savunma hakkının gasp edildiği ve seçimler yerine atamanın getirildiği bir rejimin, bu icraatlara nasıl bir gerçekçe üretirse üretsin “demokrasi” kavramı ile tanımlanamayacağı açıktır.

675 ve 676 sayılı KHK’lar ile 10 bin 158 kişi meslekten ihraç edilirken, bunlar arasında sendikal eylem ve etkinlikler nedeniyle işten çıkarılan, darbelere karşı mücadeleyle tanınan, laik-demokratik değerlerin savunucusu KESK üyelerinin olması kabul edilemez. Sendikal eylem ve etkinliklerin cezalandırılması Türkiye Cumhuriyeti yasalarına ve Türkiye’nin taraf olduğu Uluslararası Çalışma Örgütü Şartları başta olmak üzere birçok uluslararası sözleşmeye aykırıdır. Yapılanlar, emeğin en temel ve evrensel haklarının tanınmadığının açık ilan edilmesidir.

Ülkede iktidarın yanında olmayan herkesin “düşman hukuku” içerisinde cezalandırıldığı bir süreç yaşanırken, yapılan hukuksuzluklara karşı dava açılmasını, avukatlarla görüşme hakkı da dahil savunma hakkını kısıtlayan kararlar yeni KHK’larda yer almış, hukuksuzluk bir kez daha hukuk halini almıştır.

Tüm bu olumsuz gelişmeler yaşanırken basın-yayın organlarına yönelik kapatma kararlarının devam etmesi, gerçeği gizleme ve eleştirileri susturma çabası olarak görülecektir. Cumhuriyet Gazetesi yöneticilerinin ve yazarlarının keyfi ve dayanıksız suçlamalarla gözaltına alınması ve Cumhuriyet Gazetesinin susturulmak istenmesi karanlık bir baskı rejimime gidiş yönünde vahim bir adımdır.

Cumhuriyet’in kuruluş yıldönümünde ilan edilen KHK’lar ile Cumhuriyet’in en temel ilkelerinin, hukuk devletinin, düşünce ve ifade özgürlüğünün, güçler ayrılığı ilkesinin yok sayılması manidardır.

Türkiye’nin en eski gazetesine operasyon yapıldığı, belediye başkanlarının tutuklandığı, ana muhalefet partisi genel başkan yardımcısının kurşunlandığı bir ülkede hedefin laik-demokratik cumhuriyet olduğu açıktır. İktidar çok tehlikeli bir oyun oynamakta, ülkemizi karanlık bir baskı rejimine doğru sürüklemektedir.

Bursa Demokrasi güçleri olarak, Cumhuriyet Susturulamaz, Baskı ve Tutuklamalara Hayır diyor, Cumhuriyet gazetesi başta olmak üzere basın yayın kuruluşlarına yönelik tüm anti-demokratik baskı ve uygulamaları şiddetle kınıyoruz.

Bursa Demokrasi güçleri olarak, her türlü askeri – sivil darbe ve KHK gibi anti - demokratik uygulamalara karşı, Susmayacağız, Teslim Olmayacağız! Demokrasi ve İnsan Haklarını savunmaya devam edeceğiz.

Bursa Demokrasi Güçleri, emperyalizme, faşizme, gericiliğe, halkların birbirine kırdırılmasına karşı; eşit, özgür, bağımsız, laik ve bir arada yaşamın hâkim kılınacağı demokratik bir Türkiye mücadelesine devam edecektir.

Öyle görünüyor ki operasyonlar, tek adam rejimi önünde engel olan tüm demokratik muhalefet tek tek susturuluncaya kadar sürecek. Bugün bu haksızlıklar karşısında sesini yükseltmeyenler, sıranın kendilerine geldiğinde yanında sesini yükseltecek kimseyi bulamayacaklarını bilmelidirler. O nedenle “Susma, Sıranın sana gelmesini bekleme! diyor, tüm demokratik muhalefeti seslerimizi birleştirmeye ve birleşik mücadeleye davet ediyoruz.

Nazım’ın dediği gibi;

Daha gün o gün değil, derlenip dürülmesin bayraklar. 
Dinleyin, duyduğunuz çakalların ulumasıdır. 
Safları sıklaştırın çocuklar, 
bu kavga faşizme karşı, bu kavga hürriyet kavgasıdır.

Gün, Faşizme Karşı Omuz omuza mücadele, günüdür!
Gün, Birleşik Mücadeleyi Büyütme, günüdür!

Saygılarımızla, 
BURSA DEMOKRASİ GÜÇLERİ

Sosyal Medya’ da bize katılmayı unutmayın !
Nilüferli olmanın ayrıcalığını yaşamak, etkinliklerimizden haberdar olmak ve üyemiz olmak isterseniz lütfen e-posta adresinizi yazınız…