Dikta değil demokrasi istiyoruz!
09.11.2016
18:00
Bursa Demokrasi Güçleri, Kent Meydanı'nda düzenlenen basın açıklamasında barış ve demokrasi taleplerini iletti. Nilüfer Kent Konseyi'nden Başkan Fehmi Enginalp, Genel Sekreter Yardımcısı Elif Yuvayapan Soner'in de katıldığı basın açıklamasını CHP İl Sekreteri Muharrem Or yaptı. ''Dikta değil demokrasi istiyoruz, savaş değil barış istiyoruz!'' sloganları eşliğinde gerçekleşen basın açıklaması yoğun katılımın ardından son buldu.
BASINA VE KAMUOYUNA Ülkemiz 15 Temmuz’da kanlı bir darbeden kurtuldu ancak AKP iktidarının “Darbe fırsatçılığıyla” toplumun bütün kesimlerine yönelik başlattığı saldırı dalgası her gün dozu artırılarak devam etmektedir. Darbe girişimi bahanesiyle ilan edilen OHAL, AKP’nin tüm muhalefeti baskı altına alması için bir araç olarak kullanılmakta, hukuk, anayasa ve uluslararası sözleşmeler ayaklar altına alınarak, düşünce ve ifade özgürlüğü engellenmeye çalışılmaktadır. Son bir ay içerisinde ülkemizde yaşanan gelişmelere baktığımızda bu saldırıların boyutunu açık ve net olarak görebiliriz. Geçtiğimiz ay bugün Bursa Demokrasi Güçleri olarak, 10 Ekim’de Ankara Garı önünde alçakça bir saldırı sonucu yitirdiğimiz kardeşlerimizi anmak için Setbaşı’ndan Heykel’e yapacağımız yürüyüş engellenmiş, grubumuza yapılan saldırı sonucu 31 arkadaşımız gözaltına alınmıştı. Bu saldırı sadece ilimizde değil, başta Ankara olmak üzere birçok kentte yapılmıştı. Halkın oylarıyla seçilmiş Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanları Gültan Kışanak ile Fırat Anlı gözaltına alındı daha sonra da tutuklanarak belediyeye kayyum heyeti atandı. 675 sayılı KHK ile 25 yıldır yayınlanan Evrensel Kültür dergisiyle birlikte 10 gazete, 2 haber ajansı ve 3 dergi hakkında kapatma kararı çıktı. Aynı kararnameyle yıllardır üniversitelerde yapılan rektörlük seçimleri kaldırılarak atama yetkisi tamamen cumhurbaşkanlığı makamına bırakıldı. Yine aynı kararnameyle 1260’ı KESK üyesi olmak üzere 10 bine yakın kamu çalışanı meslekten çıkartıldı. Tüm bunlar yetmiyormuş gibi, Cumhuriyet Gazetesi'nin 18 yönetici ve yazarı "FETÖ/PDY ve PKK/KCK terör örgütlerine üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işledikleri iddialarıyla gözaltına alınmış, gözaltına alınanlardan dokuzu tutuklanarak cezaevine gönderilmiştir. AKP iktidarı döneminde FETÖ ile ilgili yayınları nedeniyle kapatma cezası verilen Cumhuriyet gazetesine yapılan bu saldırının gerçek niyeti darbeyle yada darbecilerle mücadele etmek değil, başkanlığa giden yolda tüm muhalifleri susturmak olduğu açıkça ortadadır. Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü'nün raporuna göre Ağustos ayından bu yana 107 gazetecinin cezaevinde olduğu, OHAL kapsamında 155 medya kuruşunun kapatıldığı, 2 bin 500'e yakın gazetecinin işsiz kaldığı ve 775 basın kartı ile 49 pasaportun iptal edildiği açıklanmıştır. İktidarın baskı, linç, karalama politikalarına ve faşizan uygulamalarına inat, emekten yana, halkın haber alma hakkı için mücadele veren, gerçekleri korkusuzca sayfalarına taşıyan Cumhuriyet Gazetesi başta olmak üzere; gerçek, halktan, emekten yana haberciliğin yapıldığı tüm basın kuruluşlarımıza her koşulda sahip çıkacağız, iktidarın saldırılarına dayanışma ruhuyla sonuna kadar mücadele edeceğiz. Son olarak, ülkede 6 milyon oy alarak parlamentonun 3. Büyük partisi HDP’ye operasyon yapılarak eş genel başkanları ve milletvekilleri gözaltına alınmış, 9 vekil tutuklanmıştır. Bizler yasalar karşısında herkesin eşit olması gerektiğini, herkesin yargılanabileceğini bir kez daha ifade ediyoruz. Daha önce Mit Başkanı Hakan Fidan, yolsuzluğa bulaşmış 4 bakan ifadeye çağrıldığı zaman yargıya hakaretler yağdırarak ifadeye göndermemek için apar topar yasa çıkaran AKP iktidarının bugün yargının kararına saygı duymalıyız demesi asla inandırıcı değildir. Bu saldırı daha önce de Anayasa Mahkemesi'nin kararında ifade edildiği gibi halkın seçme iradesine yapılan bir saldırıdır. Milletvekilleri yargılanmalı ancak tutuklama yapılması asla hukuki, insani ve vicdani değildir. Bu süreçte ilimizde de gözaltılar yaşanmış, ikisi avukat 31 kişi gözaltına alınmış OHAL nedeniyle avukat görüşme yasağı getirilmiş ve halen emniyette tutulmaktadırlar. Cumhurbaşkanı ve AKP iktidarı OHAL maddelerine sığınarak meclisi de devre dışı bırakarak ülkeyi KHK ile yönetmek istemektedir. Bu süreçte yapılan uygulamalara yönelik en küçük eleştiriye dahi tahammülleri yoktur. Son olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP PM üyeleri hakkında Parti Meclisi tarafından yayınlanan bildiri nedeniyle suç duyurunda bulunması tarihimizde ilk olarak yaşanan bir durumdur. Savcılık tarafından bu başvurunun kabul edilmesi de yargının kimlerin emrinde olduğunun açık ifadesidir. Muhalefet partileri tarafından yapılan açıklamalarda yüzlerce kez göreve çağrıldıkları halde bu açıklamalarla ilgili tek bir işlem yapmayan savcıların CHP Genel Başkanı için hemen soruşturma başlatması baştan ifade ettiğimiz sürecin bir parçasıdır. Kısaca ifade edersek, artık ülkemizde kimsenin yaşam güvenliği, iş güvenliği, geleceğe inancı kalmamıştır. Kimin ne zaman hangi saldırıda yaşamını yitireceği, ne zaman gözaltına alınacağı, neyle suçlanacağı belli değildir. Her gün işine giden insanların hangi gerekçeyle ne zaman işten atılacağı belli değildir. Başkanlık derdiyle halkın tüm sorunlarına sırtını dönen ve 15 yıldır ülkeyi yöneten AKP iktidarının ülkemizi getirdiği yer burasıdır. Bizler Bursa Demokrasi Güçleri olarak, bu baskı ve saldırılara asla boyun eğmeyeceğiz. Bizler; bu ülkenin işçileri, emekçileri, kamu çalışanları, aydınları ve yurttaşları olarak ülkemizde barış ve demokrasi hayat bulana, herkes eşit, özgür, güvenli bir yaşama kavuşuncaya kadar mücadelemize devam edeceğiz. Son sözümüz; bizler, dikta değil demokrasi, savaş değil barış İstiyoruz. Bursa Demokrasi Güçleri