25 Kasım, savaşa, militarizme ve ırkçılığa karşı kadınların eşit ve özgürce bir arada yaşama kararlılığıdır.
Kadınlar, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü'nde sokaklardaydı. Nilüfer Kent Konseyi Kadın Meclisi'nin de bileşeni olduğu Bursa Kadın Platformu'nun çağrısıyla Heykel'de düzenlenen basın açıklamasında bir araya gelen kadınlar, kadına yönelik taciz, tecavüz ve şiddete son dediler. Platform adına basın açıklamasını Öznur Koyuncular okudu.
DARBELERE, SAVAŞA, GÜVENCESİZLİĞE
VE ŞİDDETE KARŞI BİZ KAZANACAĞIZ!
25 KASIM, diktatörlüğe başkaldıran kadınların mücadelesidir.
25 KASIM, ataerkil şiddete karşı direnen kadınların isyanıdır.
25 KASIM, sermaye sömürüsüne karşı, emeğine sahip çıkan kadınların simgesidir.
25 KASIM, savaşa, militarizme ve ırkçılığa karşı kadınların eşit ve özgürce bir arada yaşama kararlılığıdır.
25 Kasım 1960 yılında Mirabel kız kardeşler, diktatörlüğün askerleri tarafından tecavüz edildikten sonra vahşi bir şekilde katledilirler, 1981 yılından itibaren bu utanç gününün yıldönümünde kadınlar, kadına yönelik şiddetin her türlüsünü durdurmak için çığlıklarını mücadelelerini daha da yükseltiyor.
Biz Türkiye' li kadınlar bu yıl 25 Kasım'ı faşizmin gölgesinde karşılıyoruz.
Darbelerin iç içe geçtiği, içeride ve dışarıda kirli savaş politikalarının yürütüldüğü, OHAL ve KHK' lerle her türlü hukuksuzluğun ve keyfiliğin dayatıldığı, cinsiyet eşitsizliğinin derinleştiği, taciz ve tecavüzün artmakla beraber yasal kılıflarla meşrulaştırılmaya çalışıldığı bir süreçte erkek-devlet şiddetiyle hayatlarımız üzerinde cinsiyetçi bir abluka kurulmak isteniyor.
Darbe fırsatçılığıyla iş güvencemiz yok edilmek isteniyor. KHK’lerle hukuksuz ve keyfi bir biçimde işimize son veriliyor. Esnek-kuralsız ve güvencesiz çalışma kadın emeğine dayandırılarak yaygınlaştırılmak isteniyor.
Darbe fırsatçılığıyla kadın örgütlülüğü, kadın kurumsallaşması ve kazanımları yok edilmek isteniyor.
Darbe fırsatçılığı ve OHAL bahanesiyle sokaklar ve alanlar kadınlara kapatılarak, sesimizi ve itirazımızı duyurmamız engellenmek isteniyor.
Darbe fırsatçılığıyla seçilmiş siyasetçiler, yazarlar, akademisyenler, sendikacılar, gazeteciler kısaca mücadele eden kadınlar hukuksuz bir biçimde gözaltına alınıp tutuklanarak kadın mücadelesine gözdağı verilmek isteniyor.
Darbe fırsatçılığıyla kamusal alan dinci muhafazakârlıkla yeniden şekillendirilerek kadınlar ev içine hapsedilmek isteniyor.
Akp Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Önündeki En Büyük Engeldir!
Erkek şiddeti artarak devam ediyor. Geçen yıl 25 Kasım’dan bu yana erkekler tarafından 332 kadın katledildi. AKP hükümeti kadına yönelik şiddetle mücadele etmek bir yana, şiddete uğrayan kadınlarla dayanışma içinde olan ve şiddetle mücadele eden onlarca kadın derneğinin kapısını mühürlüyor, kurumlara atanan kayyımların ilk icraatı kreşler ve kadın birimlerini kapatmak oluyor.
Bursa’da kadın dayanışmasını ve kadın mücadelesini yükseltmeyi amaç edinmiş olan Panayır Kadın Dayanışma Derneğinin de bu hukuksuz yasa dışı süreçte kapısına kilit vurularak mücadelesi engellenmeye çalışılıyor.
Haksız tahrik indirimleriyle, tecavüzü tıbbi patolojiye indirgeyen hadım yasalarıyla, yakın zamanda ise bir utanç belgesine imza atarak cinsel istismarı aklayan, tecavüzü ve çocuk evliliklerin meşrulaştırılmak istendiği yasa önergesiyle kadın düşmanlığına hız kesmeden devam ediyor. Hükümet temsilcilerinin hemen her gün kadını aşağılayan yeni söylemleri kadına yönelik şiddeti arttırıyor. Kadınların giydikleri kıyafetler nedeniyle sokak ortasında uğradığı şiddet, bizzat başbakan'ın söyleminde övgüyle karşılık buluyor.''Adam gibi ölmek var, bir de madam gibi ölmek var'' söylemi, adamlık ölçüleriyle davranıp her gün en az üç kadını katleden katillere davetiye çıkarıyor.
Erkek şiddeti ideolojiktir ve kaynağını erkek egemen anlayıştan, gücünü erkek egemen siyasetten alır. Biz kadınlar, nasıl cinsel istismarı aklayan yasa tasarısına engel olduysak, erkek yargının, erkek siyasetin ve erkek egemen anlayışın hayatlarımızı karartmasına da engel olacağız…
Biz Kadınlar,
*Darbeyle mücadele adı altında toplumsal muhalefete yönelik başlatılan susturma, korkuya esir edilme, biat ettirme politikalarına,
*Kamunun piyasacı, tekçi, mezhepçi ve cinsiyetçi biçimde yeniden yapılandırılarak iş güvencemizin ortadan kaldırılmasına,
*Esnek, kuralsız ve güvencesiz çalışmanın dayanağı yapılan kadın emeğinin sömürülmesine,
*Gazetecisinden akademisyenine, seçilmiş milletvekilinden belediye başkanlarına, siyasetçisinden sendikacısına, muhalif kadınlara dönük geliştirilen baskı, gözaltı ve tutuklamalara,
*Eğitim alanı başta olmak üzere, kamusal alanın tamamında geliştirilen muhafazakâr ve anti laik uygulamalara,
*Hadım yasalarıyla, haksız tahrik indirimleriyle, rıza yaşını düşüren, çocuk tecavüzcülerine af getiren yasal tasarılarla tacizi, tecavüzü ve kadın cinayetlerini meşrulaştıran erkek yargıya,
*Kürtajı fiilen yasaklayan, çocuk yaşta evliliği ve çok çocuk doğurmayı teşvik eden yasal düzenlemelerle kadın bedenini denetim altında tutmayı hedefleyen siyasal anlayışa,
*Cinsel işkence, çıplak arama gibi yöntemlerle gözaltında ve cezaevinde tutuklu kadınlara dönük geliştirilen cinsiyetçi, düşmanca uygulamalara,
*Kadın bedeni üzerinden yürütülen kirli savaş politikalarına,
*Ne giyeceğimizden, ne söyleyeceğimize, hatta nasıl öleceğimize dahi karar veren '' adamlık siyasetine'',
*Hayatımızı zapt u rapt altına almak isteyen OHAL'e ve KHK'lere KARŞI;
İfade özgürlüğümüze, örgütlenme özgürlüğümüze ve sokaklara sahip çıkıyoruz!
İşimize, geleceğimize ve kazanımlarımıza sahip çıkıyoruz!
Susmayacağız, Yılmayacağız, Direneceğiz ve Biz Kazanacağız!
FAŞİZME KARŞI KADINLARIN ÖRGÜTLÜ MÜCADELESİ KAZANACAK!
BURSA KADIN PLATFORMU