Türkiye Kent Konseyleri Platformu 1. Ege ve Güney Marmara Çevre Komisyonu Ayvalık Belediyesi ve Ayvalık Kent Konseyi ev sahipliğinde gerçekleştirildi. Toplantıya Nilüfer Kent Konseyi`ni temsilen Kırsal Alan Çalışma Grubu’ndan Emre Karagöz katıldı. Karagöz yaptığı sunumda, Nilüfer`in çevre sorunlarını, Nilüfer Kent Konseyi Kırsal Alan Çalışma Grubu ve Bursalı çevrecilerin bu çevre sorunlarına ve doğanın talanına karşı yılmadan verdiği mücadele ve direnişleri anlattı.
Toplantıda konuşan Ayvalık Kent Konseyi Başkanı Filiz Karayelli, `19.624 hektarlık alanıyla Türkiye`nin en büyük tabiat parkı olan Ayvalık Adaları Tabiat Parkı, geçtiğimiz aylarda yapılan yeni düzenleme ve sözde bilimsel, dayanakları belli olmayan bir araştırma raporu ile yapılaşmaya ve her türlü rant odaklarına açılır bir duruma getirildi. Atatürk Orman Çiftliği birinci sit derecesinden üçüncü derece sit yapılarak anayasanın 35. maddesi ihlal edilerek külliye yapılmıştır. Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu, Kültür ve Tabiat Kurulu olarak ikiye ayrılmış bütünsellik ilkesi bozulmuştur. Kültür Varlıkları Kültür ve Turizm Bakanlığına Tabiat Varlıkları ise Çevre ve Şehircilik Bakanlığına bağlanmış, Doğal Sit Alanlarımızın korumu zinciri işte aslında o zaman kırılmıştır. Bu kurumsal değişiklik amaçsaldır ve tehlikenin başlangıcıdır. Son değişikliklerle, sürdürülebilir, korunan ve kontrollü kullanım alanları, nitelikli doğal koruma alanları gibi tanımlar kuşku uyandırıcı olmaktan öte düpedüz doğal sit alanlarımızın katlinin fermanıdır. Sermaye ve çıkar grupları tarafından tetiklenen ve hükümet yetkililerince getirilmeye çalışılan yasalar ile önü açılan saldırılar karşısında bizlerin ortak cephe oluşturup, her türlü kanuni haklarımızı kullanarak, sivil inisiyatiflerin gücünü göstermemiz tek çözümdür. Cennet vatanımızın her ağacını, fauna ve florasını, denizlerimizi, kıyılarımızı, akarsularımızı, sulak alanlarımızı ve dağlarımızı, tepelerimizi savunmak, daha temiz bir hava solumak ve daha temiz bir çevrede yaşamak için ülke genelinde her bölgede ve her sivil toplum örgütünde çevre komisyonları ve çevre platformları kurulması bir zorunluluk haline gelmiştir. Görüyoruz ki bugün bu amaçlarla pek çok çevre ve tabiat platformu üst üste kuruluyor ve çalışmalarına devam ediyor. Muğla – Milas'ta gerçekleştirilen 21. Türkiye Kent Konseyleri Platformu toplantısına katılan kent konseyleri tarafından alınan karar gereği ise TKKP Ege ve Güney Marmara Çevre Komisyonunu kurmak üzere bugün toplanmış bulunuyoruz.`dedi.
Toplantıya Nilüfer Kent Konseyi`nin yanı sıra, Biga, Aydın-Efeler, Buca, Bornova, Karşıyaka, Bayraklı, Urla, Çanakkale, Edremit, Burhaniye, Susurluk Kent Konseyi temsilcileri de katıldı. Toplantının sonunda ise komisyonun yürütme kuruluna Ayvalık Kent Konseyi, Burhaniye Kent Konseyi, Bornova Kent Konseyi, Buca Kent Konseyi ve Urla Kent Konseyi seçildi.
TÜRKİYE KENT KONSEYLERİ PLATFORMU 1. EGE VE GÜNEY MARMARA ÇEVRE KOMİSYONU TOPLANTISI SONUÇ BİLDİRGESİ
1. Günümüzde yaşanan çevre saldırıları, yaşamın vazgeçilmez varlıkları olan hava, su ve toprağa yönelmiş olup, mücadelenin devamlılığı ve kurumsallaşması olmazsa olmazımızdır.
2. Tüm canlıların ortak yaşam alanlarını yok etmeye yönelik bu saldırıların temel nedeni tüketime odaklanan sorumsuz endüstriyel faaliyetler uygun olmayan yerlerde ( termik santraller, RES`ler, HES`ler, JES`ler düzensiz yapılaşma ve devamında meydana gelen çevre kirliliği yaratıcıları olan kanalizasyon altyapısı, madencilik faaliyetleri, taşocakları vb.)sonucunda küresel iklim değişikliklerine varan etkilere neden olmaktadır.
3. Yerli işbirlikçilerin arkasına sığınan ve iktidarlardan güç alan uluslararası emperyalist güçler, saldırılarında her türlü imkanı kullanarak yaşam alanlarımızı talan etmekte, çocuklarımızın bize emaneti olan doğayı, tarihsel, sosyal ve kültürel mirası yok etmektedirler.
4. Çevre mücadelesi, isimlerden ve unvanlardan arındırılarak yürütülmesi gereken bir mücadele olup, ortak aklın ürettiği çözüm yolları tek çatı altında yönlendirilmelidir.
5. Kent konseylerinin çevre saldırılarına karşı yürütülen yaşam alanlarımızı savunma mücadelesinin içerisinde olması, mücadelenin sekretaryasının yürütülebilmesi, mücadelenin tarihine not düşülebilecek hafıza deposunun oluşturularak bugüne ve geleceğe ışık tutacak yapının kurulması bakımından önemlidir. Ekonomik yönden güçsüz olan STK`ların yapamadığı birçok faaliyet daha rahat yürütülebilecektir.
6. Komisyon, görev alanında bulunan ve çevre mücadelesinin içinde yer alan tüzel kişiliği olan ya da olmayan tüm dernek, vakıf, parti, platform, meslek odaları, diğer STK`lar ve aktivistlerle iletişime geçmeli, oluşturacağı iletişim ağı ile hızlı refleks gösteren bir yapıya kavuşmalıdır.
7. Üniversitelerden ve bağımsız çalışan bilim insanlarından destek alınarak, mücadelenin nasıl yürütüleceği ve bilimsel temellere dayanması konusunda çalışmalar yapılmalı, fauna ve flora konusunda bilimsel ve teknik envanter çıkarılması, karşı çıkılan çevreye zararlı yatırımların alternatifler geliştirilerek engelleyen değil, üreten bir yapıda hareket edilmesi sağlanmalı, elde edilen bu veriler yürütülen hukuki mücadelede de kullanılmalıdır.
8. Çevreye duyarlılığı arttırıcı eğitim faaliyetleri planlanmalı, toplumun her kesimine ulaşılması sağlanmalı, mevzuat yapıcıları toplumun talepleri konusunda uyarılarak mevzuattaki eksik ve aksayan yönlerin düzeltilmesini sağlayacak yoğun çaba gösterilmelidir.
9. Biz bu sonuç bildirgesini imzalayanlar, yaşam hakkı savunmamızı barışçıl ve hukuki yollardan sonuna kadar yürütmekte kararlıyız. Son noktada yaşam hakkımızı savunmak için direnme hakkımızı da kullanacağımızı bildiririz.